Aynı Yıldızın Altında

Kuzenler toplantısı geç saatlerde film keyfine dönüşür bizim evde. İşte böyle bir toplantının meyvesi bu film. En sevdiğim kuzenimin tavsiyesi üzerine izlemeye başladık. İyi ki de izledik. 

Uzun zamandır bir filmden böyle etkilendiğimi hatırlamıyorum. İçinde bulunduğum ruhsal durumun ihtiyaç duyduğu şey bu filmmiş. Sizde küçük sıkıntılar yaşıyor ve bu sıkıntılar sebebiyle kendinizi boşlukta yahut çıkmazda görüyorsanız izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Filmi izlerken benim baktığım pencereden bakabilirseniz içinizde büyüttüğünüz sıkıntıların aslında o kadar da önemli olmadığının farkına varabilirsiniz. Hatta biraz felsefik olacak ama size hayata tutunmak için yeni bir sebep bile verebilir.


Film John  Green'in  The Fault İn Our Stars isimli kitabından uyarlanmış. ( Genelde kitap uyarlamaları beğenilmez. Ama ben kitabı okumadım kıyaslama yapamayacağım.) Başrolü Shailene Woodley ve Ansel Elgort paylaşıyor. (ikili Uyumsuz serisinde de birlikte çalışmışlardı izleyenler bilir..) 

 Filmin asıl kızı Hazel troid kanseriyle mücadele ederken kanser akciğerlerine sıçradığı için yanında bir oksijen tüpüyle gezmektedir. Ailesinin isteği üzerine kanserli hastalar için oluşturulan bir destek grubuna katılır. Bir terapi seansı sırasında esas oğlan Augustus ile tanışır. Augustus ta Hazel gibi kanserle mücadele etmiş ve bir bacağını kaybetmiştir.İkisininde farklı korkuları vardır. İkili birbirleriyle vakit geçirdikçe birbirlerine aşık olurlar. Hazel ölümünün arkasında kimseyi bırakmak istemediği için Augustus'u kendinden uzak tutmaya çalışır ama Augustus kararlıdır. 

Hazel etkilendiği bir kitabın sonun öğrenmek için yazarıyla iletişime geçmiş ve hiçbir sonuç alamamıştır. Augustus'la okuduğu kitabı ve düşüncelerini paylaşır. Augustus yazarla iletişime geçer ve tanışmak üzere Amsterdam'a davet alırlar. İkili Amsterdam'a giderler. Hikayenin sonunu öğrenmeye çalışan Hazel hayal kırıklığına uğrarken Amsterdam onları bambaşka şekilde etkileyecektir. 

Film iki kanser hastasının hayatını anlatıyor diye düşünebilirsiniz ama bir kanser filminden çok aşk filmi diyebilirim. Her ne kadar dramatik bir konu olsa da filmin girişinde Hazel'in hayatını anlatışı ve karakterlerin ortada çokta önemli bir şey yokmuş gibi tavırları, kendileriyle alay edişleri filmin dramatik havasını fazlasıyla kırıyor. 

Hoş filmin fragmanında da tam olarak bu belirtilmiş. Değinmeden edemeyeceğim fragmanı da ayrı bir beğendim. Filme başlamadan önce mutlaka fragmanı izleyin ve sunulan somut mesajla filme odaklanın. ..TIK TIK.. Filmde beğendiğim bir diğer unsurda ikili mesajlaşırken çıkan baloncuklar. Çok sempatik bir mesajlaşma:)) 

Uzun lafın kısası filmi hala izlemediyseniz ve bir film önerisine ihtiyacınız varsa izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum. İzleyenlerden de yorumlarını bekliyorum :)