8 Şubat 2016 Pazartesi

For One Fine Day (4) Bölüm


Görevli yardımcı olmaya çalışırken Esin rezervasyon bilgilerini verdi ve bileti aldı. Yong Esin'in arkasından geldiğinin farkına bile varamamıştı.
"Kendim halledebilirim demiştim sana."
Bir yandan Türkçe bir şeyler konuşan Esin diğer yandan Yong'a cevap vermeye çalışıyordu.
"Yong bir yere oturup biraz susabilir misin!"
Yong Esin'i dinleyerek oturdu ve beklemeye başladı. Uçağın kalkmasına yarım saat kalmıştı ve biletinide almıştı. Esin görevliyle ne konuşuyor olabilir diye düşündü. Bir müddet sonra Esin gelip Yong'un yanına oturdu ve gülümsedi. Bu neydi şimdi. Tamam normal biri değildi ama neden durduk yere gülmüştü ki şimdi. O kadar tavır yaptıktan sonra neden güldüğünü de soramazdı. Esin'in konuşmasını beklemek istedi ama görevliyle ne konuştuğunu da merak ediyordu.
"Görevliyle o kadar uzun ne konuştun. "
Esin yine gülümsemişti ve bu seferki bir öncekinden biraz daha uzun sürdü. Yong onun gülümsediğinde daha da güzelleştiğini fark etti. Saatlerce burada durup Esin'e bakabilirdi. Hemen bu düşünceden sıyrılıp tekrar sordu.
"Görevli fıkra anlattı sanırım. Güldüğüne göre."
" Hayır."
"Ne olduğunu söylemeyecek misin?"
"Gerek yok birazdan anons edilir zaten."
" Neyden bahsediyorsun sen. Neyse ne sen neden geldin. Hem şirkete dönüşümü bildirdim artık benim için çalışmıyorsun. Bir zorunluluğun yok. Yarım saat kendi başıma idare edebilirim."
1. Esin konuşurken ayağa kalkan Yong'u bileğinden tutu ve geri oturttu.
"Üzgünüm ama bana iki saat daha katlanmak zorundasın. "
"Katlanmak mı. Bu ne şimdi."
"Uçak henüz kalkamıyor. 2 saat daha buradasın. Yani buradayız. Ve benim sorumluluğumdasın."
"Senin için kötü oldu desene."
Normalde kızması gerekirdi ama Yong'un bu sözleri onu gülümsetmişti. İçten içe bu sitemleri hak ettiğini biliyordu. Yol boyunca Yong'u kırdığı için kendini huzursuz etmişti. Şimdi ise neredeyse uçak rotar yaptığı için sevinecekti. Bir şekilde Yong'a kendini affettirmek istiyordu.
"Teşekkür ederim."
"Ne için."
"Bana iyi davrandığın için."
"Anlamadım."
"En başından beri bana işimi yapmamda yardımcı oluyordun ve ben bunu göremedim sana kaba davrandım."
"Evet kaba davrandığın doğru."
"Özür dilerim."
Daha ilk gülümsediğinde Yong'un kırgınlığı geçmişti zaten. Üstüne birde özür dilemesi. Bu kız özür dilerken o kadar yumuşak konuşuyordu ki kabul etmemek için adeta taştan olmak gerekirdi.
"Bende özür dilerim."
"Sen neden özür diliyorsun ki."
"Söylediğim şeyler bazen seni üzdü dikkat etmem gerekirdi."
"Üzülmem senle ilgili değildi. Yani senin suçun değildi. Başkalarına olan kızgınlığım elimde olmadan alevleni veriyor. "
Esin bunları söylediğine inanamıyordu. 2 saat sonra ayrılacağı adama oturmuş psikolojik sorunlarını anlatıyordu. Ama Buse'den sonra ilk defa birinin yanında kendini bu denli rahat hissettiğini fark etti.
"Farkındayım ama yinede dikkatli davranmam gerekirdi."
"Yong bunun için özüre gerek yok. Sen iyi birisin."
"O zaman teşekkür edeyim."
"Bu ne için."
"Sen olmasan korkardım ve açlıktan ölebilirdim."
"Bu benim iş... " Esin bu cümlesini tamamlamaktan vazgeçti. İlk söylediğinde Yong'u kırmıştı ve tekrar aynı hatayı yapmak istemedi. " Bende bu zorlukları yaşamıştım sadece seninde yaşamana gönlüm razı gelmedi."
"Çok şanslı olmalıyım."
Artık yoldaki gerginlik yerini gülücüklere ve iltifatlara bırakmıştı. Yong yeniden söze girdi.
"Keşke Kore'de karşına çıkan insanların yerine benimle karşılaşmış olsaydın."
Buda neydi şimdi. Bunu nereden çıkarmıştı ki. Esin Kore'de yaşadıklarından bile bahsetmemişti henüz. Esin söyleyecek bir şey bulamıyordu. Hem ne diyebilirdi ki.
"Belki o insanlarla karşılaşmamış olsan daha mutlu olabilirdin."
Bu beklenmedik tespit yine Esin'in canını sıkmıştı. Sert bir çıkışa hazırlanıyordu ki sesini yuttu. Yong'u tekrar kıracak bir şey yapmak istemiyordu. Mizacına terste olsa bu seferlik kendini firenledi. .
"Sen ne biliyorsun ki?"
"Bilmeye gerek yok ki. Mona Lisa gibi bir yüzün var. Gülerken bile sanki bir yanın kan ağlıyor. İyi bir kalbin var ama nedense fazlasıyla parçalanmış."
Birine kendini anlatmadan anlaşılmak ne kadarda hoştu. Keşke herkes bu kadar güzel anlayabilse bu kadar güzel bakabilse diye geçirdi içinden. Hepsi doğru diyemedi Esin. Onun yerine konuyu değiştirmeye çalıştı.
"Sen hep böyle analizler yapar mısın?"
"İnsanları gözlemlerim ama genelde düşüncelerimi paylaşmam. Değiştirecek gücüm olmadığı için. Ama senin için böyle bir gücüm olsun isterdim. Ya da tüm bu düşüncelerimin benim saçmalıklarım olmasını."
Esin diyecek bir şey bulamıyordu. Birine karşı ilk kez savunmasız hissediyordu kendini. Neyseki çalan telefon imdadına yetişti. Ofisten arıyorlardı. Bir müddet telefonda konuştu. Patronu işi bittiği için parasını hesabına aktardığını haber veriyordu. Telefonu kapattığında gelen anonsa kulak kesildi. Yong'un bineceği uçak arızalandığı için uçuş iptal edilmişti. Esin hemen görevlinin yanına giderek bilgi almaya çalıştı. Uçağın arızası giderilmeye çalışılmış ama başarılı olunamamıştı. Yerine koyacakları uçakta saatinde gelemeyecekti. Geri dönen Esin durumu Yong'a anlattı. Şirket işi kapattığı için otele geri dönemezlerdi. Yong hemen Kore'yle iletişime geçmeye çalıştı. Ama menejerine ulaşamıyordu. Bir an yanında Esin'in oturduğunu unutup panikledi. Yong'un paniklemesini gören Esin;
"Hey ben daha buradayım korkmana gerek yok. Hem yarın nasıl olsa bir uçak kalkar."
"Ama anlaşma bitirildi bana nasıl yardım edeceksin ki."
"Para almadan bir gün idare edebilirim herhalde. Hem unuttun mu hiç bir zorunluluğun olmadan sende bana yardım etmiştin. Sayende hem işimi hem okulumu kurtardım."
"Karşılık beklememiştim."
"Biliyorum. Hadi gidelim.."
"Nereye gidiyoruz."
"Eve. Ama önce yiyecek bir şeyler alalım. 3 gündür eve uğramıyorum. Dolap bomboştur."
Yong itiraz etmeden Esin'i takip etmeye başladı. Eve giderken pizza ve içecek birşeyler aldılar. Esin'in evi mütevazi bir stüdyo daireydi. Salonla birleşik Amerikan tarzı ufak bir mutfağı vardı. İçeri girer girmez Esin elindekileri tezgaha bıraktı. Yong da kapıyı kapatıp peşinden içeri girdi. Pek odası olmayan bu evde Esin'le baş başa kalacaktı. Otelde de baş başa kaldıkları zamanlar olmuştu ama Yong hiç kendini bu kadar tedirgin hissetmemişti. Esin üzerini değiştirmesi için Yong'a yatak odasını gösterdi. Oda da karşılıklı yerleştirilmiş tek kişilik iki yatak, yatakların karşısında da kıyafet dolabı vardı. Yong'un evine kıyasla oldukça küçük bir yerdi. Yatağın yanı başındaki çalışma masasının üzeri notlarla doluydu. Ama Yong'un asıl dikkatini çeken boya kalemleri olmuştu. Valizini açtı ve eşofmanlarını giyip salona geçti. Yong'un çıkmasından sonra Esin de gidip üzerini değiştirdi ve beraber pizza yemeye başladılar. Esin hava limanındaki konuşmanın devam etmesini istemediği için Yong'un müzik hayatına nasıl başladığını sordu. Yong büyük bir keyifle anlatmaya koyuldu. Japonya'ya gidişini sokak sanatçılığı yapışını, grup üyeleriyle tanışmalarını Kore'ye dönüşlerini, meşhur oluşlarını... Arada başına gelen komik olayları eklemeyi de ihmal etmiyordu tabi. Esin de kendini anlatmaya kaptırmış bu adamı keyifle dinliyordu. Aslında Yong'un da sormak istediği çok şey vardı ama Esin'e yeniden bir şeyler hatırlatmak istemiyordu. Masada gördüğü boya kalemlerinden resme ilgisi olabileceğini düşünüp hemen resim yapmayı ne kadar sevdiğini anlattı. Esin'de seviyordu resim yapmayı ama artık çalışmaktan vakit bulamamaktan yakındı.
"En çok ne çizmeyi seversin" dedi Yong.
"Çeşitli insan figürleri."
"Ben o kadar sanatsal değilim malesef. Önceleri kuş kelebek çizerdim ama şimdi ne çizdiğimi ben bile bilmiyorum."
"Kelebekler güzeldir."
"Evet bende seviyorum. Bazen hayatın tadını sadece kelebeklerin çıkarabildiğini düşünüyorum."
"Garip"
"Neden ki."
"En son kendimi bir kelebek olarak düşündüğümde atlamak için çatıya çıkmıştım."
Esin'in yüzüne düşen gölgeyle Yong yine yanlış bir konuya değindiğini anlamakta gecikmedi. Ama sorduğu soruyu geri alamazdı. Üstüne birde yeni sorular sormak için inanılmaz bir arzu duyuyordu. Soru sorduğu için sonradan pişman olabilirdi ama Esin'e dair böyle bir şeyi öğrenmeden duramayacağını da biliyordu. Bir yandan da Esin'i daha fazla üzmek istemiyordu. İçindeki bu ikilemin kazananı merakı oldu.
"Ne şaka yapıyor olmalısın. Neden yaptın ki böyle birşey.."
"Bir kelebek gibi özgür olabilmek için."
"Sonra ne oldu vaz mı geçtin?"
Esin'in gözleri nemlenmiş sesi boğulmaya başlamıştı.
"Hayır kolumdan tutup vazgeçmek için erken olduğunu söyledi."
Yong bir an için tüm sorulardan vazgeçip Esin'e sarılmak istedi ama onun yerine ağzından sözcükler dökülüverdi.
"Kim?"
"Karanlık hayatımın ilk yıldızı..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder